Tomb Raider'ın yeni serisi bizi Lara Croft'un gençliğine götürüyor. Yeni karakter tasarımıyla karşımıza çıkan genç Lara Croft'u ilk seferlerinden birini tecrübelerken oynuyoruz. Eleştirmenler tarafından da tam not alan bu orijin hikayesi geçtiğimiz aylarda Rise of the Tomb Raider oyununun çıkmasıyla bir seri olma yolunda ilk adımlarını attı. Eski Lara Croft'tan sonra yenisine alışmak ilk başta biraz zaman alsa da oyunu oynadıkça ve hikayenin içine girdikçe, genç Lara'yı da benimsemekte gecikmedim.
Oyunun grafikleri mükemmel bir görsellik sunuyor, sadece karakter tasarımı ve hareketleri değil, aynı zamanda mekan tasarımı olarak da oldukça başarılı. Özellikle ışık detayları oyunda beni en çok etkileyen tasarımlardan biri oldu, yüksek bir tepeye çıkınca gün ışığının yansıması, karanlık bir mağarada meşaleyi yaktığında etrafın aydınlanış şekli vs. Kostüm detayları, koştukça, tırmakdıkça kostümün kirlenmesi, çamur, kan gibi efektlerin karakterin üzerinde belirmesi bir diğer tasarımsal artılardan. Hareket kabiliyetlerinden en çok ön plana çıkan ise açık ara tırmanma bölümleri. Lara Croft, Tomb Raider oyunlarında, bacaklarına takılı silahları kadar tırmanmalarıyla da ünlüdür ve bu seri şimdiye kadar oynadığım Tomb Raider oyunlarının içinde bu bölümleri en iyi - ve en heyecanlı - hale getirmiş oyun diyebilirim.
Oyunun hikayesini bitirdikten sonra da, benim gibi takıntılı gamerlar için olsa gerek, haritaya tekrar dönüp kalan objeleri toplayıp, gizli mezarları bulup, eksik hiç bir şey kalmamacasına oyunu tamamlayabiliyorsunuz. Oyun içinde çözmemiz gereken puzzle'lar diğer Tomb Raider oyunlarına göre nispeten kolay bu yüzden ilerleyişi pek zorlayıcı değil, ve buna ek olarak final boss kısmı da oldukça kolay ve çabuk bitiyor. Ama bunu da resetlenen hikayedeki Lara Croft'un acemiliğine veriyorum, serinin diğer oyunlarında zorluk çıtasının biraz daha yükseltilmesi dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder