9 Haziran 2015 Salı

Ex Machina (2015)

Ezik, geeky Caleb ultra milyoner teknoloji dahisi ve tahmin edilemez derecede yüzeysel bir beyinsiz olan Nathan'ın gizli çalışma merkezine gelir ve Nathan'ın Ava isimli bir yapay zeka yapmış olduğunu görür. Nathan'ın amacı Turing Test (yani yapay zekayla insanı karşı karşıya getirip, karşısında olan insanın yapay zekanın gerçek bir insan gibi düşünüp düşünmediğini anlamasını sağlamak) uygulayıcısı olarak Caleb'i kullanmaktır. Fakat işler Caleb'in beklediği gibi gitmez ve asıl deneğin kendisi olduğunu fark eder, tabi saatler süren baygınlık getirici sekansların ardından.


Filmin başlıca problemi sonunun oldukça tahmin edilebilir olmasının yanı sıra Ava gibi über zekaya ve bilgiye sahip bir yapay zekanın kendini Nathan'ın onu hapsettiği çalışma merkezinden kurtarmak için 'kadınlık cazibesini' kullanacak kadar yüzeysel olması. Buna feminizm yapayım derken göz çıkarmak denir! Hadi Nathan zaten elindeki yapay zeka üretme teknolojisini kendine sex köleleri yaratarak harcayan bir beyinsiz, e be kızım sen koskoca yapay zekasın, bilgi seviyenin artık bazı şeyleri aşmış olması gerekmiyor mu? Hem zaten yapay zeka dediğin şey ne formunda olursa olsun genderless bir varlık değil midir? Diyelim ki ben bu konuda bir şey bilmiyorum ki bildiğim söylenemez, e yönetmen de genderless olduğundan bahsetmiş, o zaman sen niye filmin sonunda kalkıp da o dantel elbiseyi giyip, o topuklu ayakkabıları takıp, diğer android arkadaşlarından soktüğün derilerle kendine meme, saç vs oluşturuyorsun. Bu kadar mı male gaze'e muhtaçsın koskoca yapay zeka olmuşsun. Makinaya bile bi gender monte etmeye çalışan sistem utansın ne diyeyim. Ayrıca bir yapay zekanın bilince sahip olduğu anca flirt edince, manipüle edince mi anlaşılıyor, Caleb onun bir robot olduğunun bilincinde sonuçta, neden ölüm gibi daha soyut ve bilinmez kavramlardan bahsedip bilinç düzeyini anlamak yerine direkt erkek kadın arasındaki etkileşimle bunu kavramaya çalışıyor?


Retorik sorularımı bir kenara bırakırsak, Ex Machina sözde çarpıcı sonuyla ve yüzeysel anlatımıyla sınıfta kalıyor.

Yuri Couple No1: Suruga Kanbaru & Hitagi Senjougahara


Monogatari Series
Bakemonogatari

Suruga Kanbaru'nun Hitagi Senjougahara'yla olan münasebetini Araragi'ye itiraf ettiği ilk bölüm: Bakemonogatari Bölüm 7 - Suruga Monkey Chapter 2

8 Haziran 2015 Pazartesi

Paradise Kiss

Mangasını okuyup, çizimlerine doyamayıp animesini de izlediğim bir seri Paradise Kiss. Bir lise öğrencisi olan Yukari'nin, George ve onun tasarım ofisi olan Paradise Kiss grubuyla tanışmasıyla modelliğe kadar uzanan hikayesini anlatıyor. Moda dünyasını Japon alt kültürleriyle birleştirerek anlatmasının yanında biseksüellik, transeksüellik, Oedipal kompleksler, garip aşk üçgenleri gibi konuları da bünyesinde barındırıyor. Josei türünde olduğu için daha çok kadınlara hitap ettiği söyleniyor ama bence moda dünyasına az biraz ilgisi olan ve romance izlemekten hoşlanan herkesin severek izleyebileceği bir anime. Çizimleri ve soundtrack'i de oldukça başarılı, haftalarca, aylarca sürecek sezonlardan değil de 12 bölümden oluşuyor olması da benim için bir artı niteliğinde.

Bunların yanı sıra, sadece Japon alt kültürlerinden olan Lolita modasını temsil eden Miwako karakteri için bile izlenebilecek bir anime Paradise Kiss!



Shoujo Kakumei Utena/Revolutionary Girl Utena

Maskülen bir lise öğrencisi olan Utena'nın sevdiği kız için Öğrenci Konseyi'yle girdiği kılıç savaşları üzerinden ilerleyen ve Freudien fallik sembollerle donatılmış psikolojik, fantastik bir yuri (lezbiyen) anime. Utena'nın sevdiği kız olan Anthy 'Rose Bride' olarak anılır ve Utena da zaten kendini prens zannettiği için prensesini yani Anthy'yi kurtarmayı görev edinir.


Utena'nın prens olmak için çırpınan süper egosuna karşılık Öğrenci Konseyi'nde yer alan ve bütün çökmüş ahlaki değerleriyle adeta bir id gibi Utena'yla çatışan bir de Akio denilen herif vardır. Utena'nın sevdiceği Anthy ise bu ahlaksız Akio'nun kardeşidir. 


Kuleler, kılıçlar, merdivenler, güller gibi sembollerin yanı sıra, Utena'da göze çarpan en önemli noktalardan biri Butler'ın gender performativity meselesine cuk oturan karakterlerden oluşması. Kadınlık durumu, erkeklik durumu gibi meseleler, gender bender karakterler ve başlı başına Utena'nın bir erkeklik performansı sergilemesi Butler'ın da dediği gibi bir 'Gender Trouble' değil de nedir? Utena'nın prens olmak istemesinin bir performans olmasının yanı sıra, büyüme hikayesinin içinde ilerleyen bir de masumluk göstergesi vardır ki Utena'nın prens olmasının sembolü olan gül beyazdır. Bu masumluk belki gerçek dünyada var olan bir masumluk değildir fakat Utena'nın kendi dünyasında prens olduğuna/olacağına inanmasının ve ardından gelen ergenlik bitiminin bir işaretidir. 


Id ve superego açısına geri dönecek olursak Akio 'gerçek' prenstir. Utena'nın rüyalarına giren ve rol model olarak aldığı - tabi egoyu etkileyen bir id olmazsa olmaz - prens, Akio'dan başkası değildir. Utena'nın revolutionary (devrimci) olması nereden gelir? Sonunda Akio'nun prens olarak Utena'ya gelip prensesi olmasını teklif ettiğinde, bütün bu dayatılan kadınlık rollerini yıkıp da Akio'yu reddedip kendisinin prens olma isteğinin peşinden gitmesinden mi? Tabi Anthy'nin Utena'ya 'sen benim prensim olamazsın, sen bir kızsın' diyerek yaptığı kaltaklığı unuttuğumuzu da düşünmeyin. Gerçi Anthy'nin burada bir sembol olduğunu düşünürsek, Utena'nın Akio'ya ve kurulu düzene karşı gelerek açtığı kapının ardından, Utena, Anthy'yi yani bir nevi başkaları tarafından yönetilme durumunu, stereotipleri, korkuları, umutları, beklentileri, kısacası bütün kalıpları ortadan kaldırarak yeni bir dünya düzenine adım atar. 

Viva la revolucion viva la Utena!