Victoria dönemi Londra'sında geçen ve 19.yy sonu 20. yy başı korku hikayelerine konu olan karakterlerin birbirine harmanlanmasıyla hikaye örgüsünü oluşturan Penny Dreadful, 3 sezonun ardından oldukça kötü bir final yaparak ekranlara veda etti.
İlk sezonunda ortaya bir karakter cümbüşü bırakıp izleyicileri dallanıp budaklanabilecek hikayeler silsilesinin içine sürüklemeyi başarmasının ardından, ikinci sezonuyla harika bir cadılık manifestosu ortaya atarak Vanessa Ives karakterini korku türü içinde adından söz ettirecek bir araştırma konusu haline getirdi. Fakat üçüncü sezonla yaptığı finalin ardından yıkmaya çalıştığı eril düzenin içine tekrar gömülmüş oldu. Peki neden? Şimdi bundan biraz bahsedelim.
Vanessa Ives, ilk sezonda, klasik bir possession (ele geçirilme) hikayesinin merkezinde yer alarak karşımıza çıkar. Bu kadın kötüdür, mealen davranışsal uyumsuzlukları yüzünden çevresi tarafından kötü olarak adlandırılmıştır. Ne de olsa en yakın arkadaşının nişanlısıyla yatmıştır. Bu kadında bir medyumluk da vardır, kötü ruhlarla iletişim içindedir. Burada devreye Bram Stroker'ın Dracula hikayesi girer. Vanessa'nın en yakın arkadaşı Mina, hani şu Vanessa'nın nişanlısını becerdiği, Dracula tarafından kaçırılmıştır. Zavallı Mina'nın kurtarılması gerekmektedir. Sir Malcolm (a.k.a. Mina'nın babası), nam-ı değer kurtadamımız Ethan ile birlikte Vanessa'nın da yardımıyla Mina'yı hain Dracula'nın elinden kurtarmaya çabalarlar. Bu süre zarfı içinde Vanessa'ya da bir haller olur, Dorian Gray'le tanışır, sevişmeleriyle kötülükler su yüzüne çıkar. Bir yandan da ezik doktorumuz Frankenstein canavarlarını üretmekle meşguldür. İlk sezon karakterleri tanımamızla ve Dracula ile çarpışmayla son bulur. Mina ölmüştür. Frankenstein John Clare ve Lily isimli iki canavar yaratır.
İkinci sezon Vanessa'nın orijinine dönerek başlar. Yani witchcraft (cadılık) olaylarına. İşte dizi burada ilginçleşmeye başlar. Vanessa aslında bir cadıdır, ve temele inecek olursak şeytanın hizmetkarı olma yolunda ilerlemektedir. Fakat iyi bir cadı Vanessa'yı yetiştirir, ona içindeki gücü iyilik adına kullanmayı öğretir. Şeytanın müritleri cadı klanı Vanessa'yı kötülük çemberlerine sokmaya çalışırlar fakat başarılı olamazlar. Romantik kurt adam prensimiz Ethan Vanessa'yı sahiplenir ve cadılara yem etmez.
İlk sezonla ikinci sezonu bağladığımızda Vanessa bu noktada adeta bir Medusa konumundadır. Korkulan ama aynı zamanda da çekiciliğine karşı konulamayan canavar femme castratrice. Aynı zamanda delidir de. Her cadının olduğu gibi histeriktir. Vanessa'nın bu baş kaldırıcı, kastratif özelliği üçüncü sezonda Lily'nin kadınların üstünlüğünü sağlama hareketiyle devam eder. Fakat Lily Dorian Gray gibi bir piç kurusuyla işbirliği içindedir? Bu kadar harika giden bir hikaye neden üçüncü sezonda Lily ve Vanessa'nın güçlerini birleştirmesine yön vermeyip Vanessa'nın "evet ben kötüyüm ve bu kötünün ölmesi gerek" gibi dramatik bir kurbanlaştırılmayla son bulur?
Evet Vanessa ötekidir. John Clare gibi itilip kakılan bir yaratığı hiç çekinmeden şefkatli kollarına alacak kadar da ötekiliğini benimsemiştir. Ethan? Evet Ethan da bir ötekidir ama Ethan ötekiliğini Vanessa gibi kabullenmektense bunu bir lanet olarak görmeye devam eder, evet belki bu laneti "iyilik" için kullanmaya hazırdır ama öldürdüğü onca "masum" insanın kanları vicdanına bir kara leke gibi yapışır. Nitekim Vanessa'yı da öldüren en nihayetinde Ethan olacaktır.
Zulawski'nin Possession filminde Anna "eğer kötü veya iyi varsa ben kötüyüm der", "kötüyüm" der ve bu kabullenişi bir direniş, bir "iyileşme" olarak kullanır. Vanessa'ya gelince. Vanessa kötülüğünü kabul eder. İlk başlarda "delilik" odasındaki iç çatışmalarında ona Dracula tezahürü olarak gelen bu kötü yanından korkar. Daha sonra bu tezahürle karşı karşıya gelir ve kendini "kötünün" kollarına bırakır. Hem de hemen. Koskaca bir cadı klanını gözünü kırpmadan, şeytana hizmet etmemek adına yok eden Vanessa, kendini hiç bir sorgu suale sokmadan "kötünün" kollarına bırakır. Neden? Ethan tarafından öldürülmek için mi? Komik olmayalım. Penny Dreadful yazarları, komik olmayalım.
Lily, Frankenstein tarafından yakalandığında ona şunları der, "beni neden topluma uygun hale getirmeye çalışıyorsun?" - Frankenstein Lily'ye bir serum enjekte ederek onun "hastalığını" düzeltmek ister. Ama Lily hasta mıdır ki? Bu gibi bir diyaloğun ardından Lily'nin geçmişine dair hikayeyi dinleriz. Sevgili Penny Dreadful yazarları, Lily'nin bu cümlelerinin ardından neden onu basit bir kurban anne konumuna sokup bırakmak istediniz? Lily neden "kötü" olmak için bir neden-sonuç bağlamına hapsedilmek zorunda? Bunu burada bırakalım. Vanessa'ya tekrar dönelim. Vanessa'nın "kötülük" orijininin ardında yatan nedenselleştirmeye dönelim. Vanessa şeytanın hizmetkarı konumunda öyle değil mi, ki Dracula bile ona hizmet etmeye hazır, onu himayesine geçirmeye değil. Peki bu gibi bir kadın neden dizinin sonunda ölüyor? Bu gibi bir kadın neden "kötülük" kavramının altı boşaltılarak şeytan ilan ediliyor ve öldürülüyor. Bu durumun Vanessa'nın "delilik" koğuşuna tekrar tıkılmasından ne farkı var?
Bilmiyorum belki biraz dağınık anlattım ama sanırım bahsetmek istediğim noktalardan bahsedebildim. Penny Dreadful Vanessa Ives gibi bir karakteri harcayabildiğine göre zaten devam etmemesi gereken bir diziymiş. Bize de Stella Gibson'ın geri dönüşünü beklemek kalıyor sanırım.