14 Kasım 2015 Cumartesi

Aeon Flux Animated Series (1991-1995)

Aeon Flux 90'larda MTV'de yayınlanmış olan bir avant garde sci-fi animasyon serisi. Üç sezondan oluşuyor. İlk iki sezon oldukça kısa bölümler içermekte, ilk sezon bir kaç dakikalık bir pilot bölümden, ikinci sezon ise yine aynı şekilde bir kaç dakikalık beş bölümden ibaret. İlk iki sezonda, her bölümün sonunda Aeon Flux'ı başına gelen bir kaza, talihsizlik, sakarlık sonucu ölürken görüyoruz ve her yeni bölüm Aeon tekrar canlanmış şekilde başlayıp bitiyor. Üçüncü sezon dışında diğer sezonlarda diyalog bulunmuyor. Hikayeler derinleşmeye üçüncü sezonda başlıyor, diyalog ve storytelling ekleniyor, bölümler yirmi dakikanın üzerine çıkıyor. 



Animasyon distopik bir gelecekte geçiyor. Aeon Flux, Monica isimli bir halkı temsilen, süikastçi olarak, Trevor Goodchild tarafından militarist ve technocratic bir biçimde yönetilen Bregna topluluğuna karşı savaşıyor. Trevor Goodchild Aeon'un düşmanı olduğu kadar aynı zamanda da love-interest'i. 


Animasyonun çizimleri de, karakter tasarımları da, hikayesi de, işlediği temalar da tek kelimeyle harika. Japonya'dan çıkmamış en iyi animasyon serilerinden biri diyebilirim. Şiddet, sex temalarını hikayenin içine çok güzel yedirdiği gibi aynı zamanda yan temalar olarak fetişizm ve BDSM'i de mükemmel bir şekilde kullanmış. İlk iki sezonda aralara yerleştirilmiş random tounge action'lar gerçekten çok iyi. 


En sevdiğim bölümü olan, üçüncü sezonun dördüncü bölümü olan, 'A Last Time For Everything''den bahsetmek istiyorum. Aeon'la Trevor'ın arasındaki aşk ilişkisinin en derin halini aldığı bölüm diyebilirim. Aeon'un klonunu yapan Trevor'ın elinden kaçan klonun gerçek Aeon'la yer değiştirmesini konu alan bölüm aynı zamanda sanırım Aeon'u deri kıyafetlerinin dışında casual kıyafetlerle gördüğümüz tek bölüm de olabilir. 


Casual sweatshirt'lü Aeon ve deri body suit'li klonu öpüşürken. 

8 Kasım 2015 Pazar

Woman in the Dunes - 砂の女 (1964)


Kōbō Abe'nin aynı adlı kitabından uyarlanan Woman in the Dunes (tam çevirisiyle kumların kadını gibi bir şey oluyor aslında), Tottori Sand Dunes'un görselliğini mükemmel bi sinematografiyle yakalıyor. Kitabı okumadım ama okuduğum eleştiri yazılarına göre kitabın katmanlı yapısını oldukça başarılı bir alegoriyle yorumluyor. Sisifos mitine olan benzerliği ve toplumsal yapı eleştirisi hikayenin temelini oluşturuyor. Filmdeki güzellikleri destekleyen deneysel soundtrack'i de cabası. 

6 Kasım 2015 Cuma

Female Prisoner #701: Scorpion / 女囚701号/さそり (1972)

Japon istismar sinemasının izlediğim en iyi örneklerinden biri: Sasori'nin intikam hikayesi. Pinku eiga (ピンク映画  - Japon sinemasında erotik sinemaya verilen isim) türünden de esintileri olan Sasori serisinin ilk filmi. Trash - B Movie kategorisine girse de sinematografiden oyunculuğa, set tasarımından kurguya kadar oldukça üst seviye bir trash film. Konusuna gelecek olursak; polis olan eski sevgilisi tarafından ihanete uğrayıp hapse yollanan Sasori, intikam duygusuyla yanıp tutuşmaktadır. Film boyunca neredeyse tek kelime etmez (hatta sanırım gerçekten tek kelime etmiyor) ve tamamen intikamına odaklanır, hapisten çıkıp onu öldürecektir.


Sasori karakterini oynayan Meiko Kaji aynı zamanda filmin soundtrackindeki Urami-Bushi (怨み節) isimli harika şarkıyı da seslendiriyor - bu şarkıyı Tarantino'nun Kill Bill Vol.2 filminden de hatırlayabiliriz.

Dinleyiniz:


Sasori'yi referans olarak kullanan bir diğer yönetmen ise Sion Sono. Love Exposure (愛のむきだし) filminde Yû karakteri kaybettiği bir iddia sonucu bir günlüğüne kadın olacaktır. Seçtiği kostüm ve isim: Sasori

Bakınız Yû Sasori kılığında: 


Bakınız bu da orijinal Sasori:


WIP (woman in prison) ve rape-revenge alt türlerini harmanlayıp, araya pinku eigalar serpiştirip süper tatlı bir anti-heroine filmi ortaya koymayı başaran yönetmen Shunya Itô'yu ve Sasori'nin yaratıcısı, mangaka, Tooru Shinohara'yı kucaklıyorum. 

4 Kasım 2015 Çarşamba

Nekomonogatari (Kuro) 猫物語(黒)

Araragi, Hanekawa'ya olan hayranlığını bir kez daha dile getirirken Hanekawa'nın alter egosu olarak ortaya çıkan Neko (猫/kedi) tarafından basılır. 

Monogatari serisinin üçüncü chapterı Nekomonogatari Bölüm 3




2 Kasım 2015 Pazartesi

Sexus: Book One of The Rosy Crucifixion by Henry Miller

"To love or be loved is no crime. The really criminal thing is to make a person believe that he or she is the only one you could ever love" (49)

"'Weep and you weep alone' - what a lie that is! Weep and you will find a million crocodiles to weep with you. The world is forever weeping. The world is drenched in tears" (30)

"... the moon is full, the ditch is deep, the earth is black, black, black" (94)


Henry and June (1990)

Alıntılar 'Panther Books' yayınevinin 1970 basımından alınmıştır.

"Do you believe in God? It's in me"